Amatör Lig maçlarına gitmesem de olur

Malum beni tanıyanlar bilirler, geçtiğimiz sezondan itibaren Rize’deki Amatör Lig maçlarını düzenli olarak, takımlar arasında ayrım yapmadan takip eden tek gazeteciyim. Gazeteci olarak görülmüyorsam da, “Takip eden kişiyim” diyeyim.

Geçtiğimiz sezon maçlardan güzel fotoğraf kareleri alabileyim, aman kadro, gol, sarı kart, kırmızı kart, oyuncu değişiklikleri bilgilerini eksik etmeyeyim, maçlarla ilgili yazacak bir şeylerim olabilsin diye saatlerce Ekrem Orhon’da dururken yaşadığım sıkıntıları da biliyorum.

En büyük sıkıntıyı da işte bu bilgileri edinebilmek için saha içinde durabilmek adına yaşadım. Yeri geldi saha komiseriyle, yeri geldi hakemiyle, yeri geldi takım teknik direktörleriyle…

Ancak futbolcu gençlerin ısrarı, “Abi bizim maçlara da gel, abi bize de fotoğraf çek, abi bizi de yaz” şeklindeki istekler o kadar masum ve o kadar kaale alınmayı hak ediyor ki, inatla o çocuklar için orada olmaya çalıştım.

Bu sezon elbette birçok problemi bertaraf ettik. Sahadaki görevime devam ediyorum. Ancak zaman zaman yaşadığım ve katlanmak zorunda kaldığım bazı can sıkıcı durumlardan dolayı Amatör maçlarını artık takip etmemeyi uygun görüyorum.

Geçtiğimiz sezondan beri Çaykur Rizespor’un A2 maçlarını takip ederken ne hakeminden, ne saha komiserine kadar hiçbir sorun yaşamadım. Çaykur Rizespor’un maçlarını takip ederken bile yaşamadım.

Ancak Amatör Ligi bu denli takip eden biri olmazken, benim yapmaya çalıştığım çabayı görmemezlikten gelip sorumluluklarını büyüten insanlar, bu ligin tanıtımına, bu ligin daha fazla kişiye ulaşmasına hizmet etmiyor; aksine baltalıyorlar.

Sorumluluklarını büyüterek, hiçbir karşılık beklemeden orada bir amaç uğruna bulunan insanı baltalamaya çalışmak da o kişiye “Aferin” kazandırmaz.

NABIZ Gazetesi’nde bana bu görevin verilmesinin başlıca nedeni, geçtiğimiz sezon Amatör Lige olan ilgimdendir. Ve şu an buradaki görevimi de bu sezon en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum. Hatta bu sezon ayrımcılık yapmayayım diye U15, U17 liglerine de yer vermeye çalışıyorum.

U16, U19’lar başlayacak, 2. Amatör Küme başlayacak, onlara da yer vermek, takip etmek istiyorum. Sırf tıpkı benim gibi hiçbir karşılık beklemeden orada mücadele eden genç sporcular için ve onların da en az büyük takımlarda top koşturan ağabeylerinden bir farklarının olmadığına inandığım için…

NABIZ Gazetesi ve 53habermerkezi.net internet sitem, bu lige hak ettiği değeri versin, Rize’de bu ligden, bu takımlardan, bu sporculardan bihaber olan herkes artık bu ligi bilsin, bu genç sporcuları ve illerinin takımlarını tanısınlar istiyorum.

Bu yüzden zaten yoğun olan günümü, daha da fazla yoğunlaştırmaya bile razıyım. Ekrem Orhon Stadında üst üste 2, yeri geldi 3 maçı takip ediyorum. “Sahadan ayrılmayayım” diyorum ki belki bir gol, bir pozisyon kaçırırım.

Rize’de 24 Eylül’de yaşanan sel felaketinin olduğu gün, o fırtına altında ben yine Ekrem Orhon’daydım, U-17 Ligi’nde oynanan 3 maçı da takip etmek amacıyla…

Bunu neden yapıyorum? Bu işten para kazandığımı sananlar varsa buyursunlar gelsin sorsunlar gazete yöneticilerine ne kadar para kazandığımı, ya da para kazanıp kazanmadığımı. Ama ben buna rağmen yaptığım işten, orada olmaktan sıkıntı duymadan bir şeyler becermeye çalışıyorum.

Ancak hala bunun bilincinde olamayan insanların tavırları, davranışları ve sözleri kendi içimde bazı şeyleri sorgulamama sebep oluyor. “Ne için oradayım?”

İşte bu sorgulama sonunda da, “İlla maçtan kareler almama gerek yok. Nasıl olsa her takımın binlerce fotoğraf arşivi bulunuyor bende. Arar takımların yöneticilerini, ya da o takımdaki tanıdık sporcuları öğrenirim sonucunu, gol atanlarını, yazarım 2-3 satır bir şey.” dememe sebep oldu.

Saatlerce Ekrem Orhon’da durmaktansa dışarıda olmak, ya da gazetede zaman geçirmek daha kolay. Oradaki maçları takip edip koştura koştura gazeteye gelerek bir de o haberleri ertesi güne yetiştirmeye çalışıyorum. En azından bundan sonra daha da rahatlamış olurum.

U-17 Ligi’nde oynanan Filizçayspor – Ardeşenspor karşılaşmasının ardından bu yazıyı köşeme almaya karar verdim. Amacım birilerini şikayet etmek değil, öyle olsaydı zaten bu köşeye taşımazdım yazıyı.

Eğer maç bitiminde hemen hakem odasına girip bir iki bilgi almaya çalışıp hemen oradan çıkıyorsam, bu yoğunluğumdan kaynaklanıyordur. 1-2 dakikalık bir cevap vermek çok zor bir iş ise, yeri geldi 6 saat, yeri geldi 4 saat o statta maç takip etmek daha da zor.

Maçın hakemine göre, saha komiserine göre, gözlemcisine göre programımı belirlemek yerine, kolay olan yolu seçmek sanırım daha doğru olacak. Böylece çabalarımı görmezden gelenlerle muhatap olma durumuyla da karşı karşıya kalmamış olurum.

4 yıldır bu sektörün içindeyim ancak, nerede durmam gerektiği, ya da nerede durmamam gerektiği, hangi adımı atmam gerektiği, ya da hangi adımı atmamam gerektiği ile ilgili tek bir uyarı almadım.

Uyarılması gereken bir durum varsa eğer, uyarıda bulunan kişinin takınacağı üslup çok önemlidir.

Görevini, sorumluluğunu büyütüp, ceviz kabuğunu doldurmayacak sebeplerle birilerini incitmek, yaptığı işe saygı duymamak (ki sanki orada bu işi yapan ikinci birisi daha var) yukarda da belirttiğim gibi ne o kişilere “Aferin” kazandırır, ne de Rize futboluna hizmet eder.

Ben Rize Amatör Ligi’ne karşı hizmetimi yine gazetemizde ve internet sitemde haberlerine yer vererek devam ettireceğim.

Bunun için sahada olmama gerek yok.

Verdikleri destekten ve gösterdikleri yakın ilgiden dolayı bu ligin gerçek sahiplerine teşekkür ederim.

4 Kasım Cuma (NABIZ Gazetesi 147. Sayı)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir