Bereketi kantara

Çay üreticisinin merakla beklediği 2010 yılı çay çay taban fiyatı, Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in ilimize gelerek ÇAYKUR Genel Müdürlüğü’nde yaptığı basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.

“Gözler Yaş Çay Taban Fiyatında” haberimde taban fiyat açıklanmadan önce sivil toplum kuruluşu yöneticilerinin fiyat beklentilerini ve açıklanabilecek fiyat öngörülerini yazmıştım. Herkesin beklentisi taban fiyatının en az 1 lira ve destekleme priminin 15-25 kuruş olması şeklindeydi. O haberimde de yazdığım gibi taban fiyatın en az 1 lira olabilmesi için hükümetin % 27 oranında bir zam yapması gerekiyordu ki, bunun imkansız olduğu aşikardı. Ve ancak destekleme primi ile çayın 1 lira olabileceğini belirtmiştim. Kaldı ki aynen bu şekilde oldu. Taban fiyata geçen yıla göre % 12,3 oranında artık yapılıp, destekleme geçen yılki seviyede tutularak, toplamda 1 lira çay üreticisine fiyat verilmiş oldu.

Her ne kadar “çay parası 1 lira oldu” diyorsak da, aslında vatandaşın cebine yine tam olarak 1 lira girmeyecek. Aşağıdaki tabloda, kesintiler sonrası üreticilerin hem taban fiyat üzerinden, hem de destekleme primi üzerinden alacakları net rakamlar görülmekte. Genelde yaygın görüş, destekleme priminden ziyade, vatandaşın çayın kilosuna verilen asıl parayı önemsediğidir. Ve bu da 885,00 kuruş oluyor. Ancak 1 ton çay veren bir üretici, kesintiler sonrasında 885 Lira yerine, Bağkurlu ise 856 Lira, Bağkursuz ise 865 Lira çay parası alacak. Destekleme priminde ise ton başına üreticinin cebine 115 Lira değil, kesintiler sonrasında 112 Lira para girmiş olacak. Gerçi burada yüksek bir kesinti söz konusu değil. Toplama baktığımızda ise, 2010 yaş çay kampanyası içinde, destekleme primi ile birlikte ton başına Bağkurlu bir üretici 969 Lira, Bağkursuz bir üretici ise 978 Lira para almış olacak. Yani 1 lira desek de, her yıl olduğu gibi kesintiler sayesinde vatandaşın cebine açıklanan şekliyle yansımayacak fiyat.

Çay üreticisi iyi bilir, 2002 seçimleri öncesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Rize mitinginde, çayın o günki hak ettiği değerde olmadığını ve çay fiyatının en az 75 kuruş ila 1 Lira arasında olması gerektiğini vurgulamıştı. Ve üreticiler, destekledikleri hemşerilerinin, ilk seçimler sonrasında açıklanacak çay taban fiyatıyla yüzlerinin güldürüleceğini düşünmüşlerdi. Ancak 2003 yılına kadar çaya verilen artışlar hep üst seviyelerdeyken, 2003 yılından sonra düşüş göstermeye başladı. 1996-1997 yıllarında % 100 gibi bir artış alan çay fiyatı, 1998’de % 64, 2001 yılında ise % 53 gibi artış oranlarını gördü. Ak Parti hükümetinin çaya verdiği en yüksek artış 2003 yılında % 25 şeklinde gerçekleşirken, sonraki yıllarda % 15 üstüne çıkamadı. Geçen yıl verilen artış ise % 7,19 oranıyla, verilen en düşük artış oldu.

Aşağıdaki tablo ile 1995-2009 yılları arasında yaş çaya verilen fiyatları ve artış oranlarını gözlemlemeniz mümkün. Elbette yürütülen ekonomik politikanın ve ülkenin genel durumunun da fiyatın belirlenmesinde etkisi çok fazla. İstikrarlı bir şekilde artışların yapıldığını, memur ve işçi maaşlarından, asgari ücretin belirlenmesine kadar gözlemleyebiliyoruz. Ancak aynı orandaki artışları doğalgaz, elektrik, su, gıda vs. gibi kalemlerde pek gördüğümüz söylenemez.

Çaya verilen fiyatın 65 cente karşılık geldiğini ifade eden Bakan Mehdi Eker, ”Hükümete geldiğimizde yaş çay fiyatı 22 cent 32 kuruştu. Bunu bugün itibariyle yaklaşık 3 kat artırmış olduk” şeklinde konuşsa da, o zamanki dolar kuru ile, bugünki dolar kuru bir değildi. Belki o yıllarda enflasyon düşünüldüğünde verilen artışlar da ona göre oluyordu. Şuan da söylenildiği gibi ülke enflasyonu % 10 seviyelerinde seyrediyor. Ancak özellikle üreticiler, geçim kaynaklarının büyük bir bölümünü oluşturan ürünlerine iyi fiyat verilmesini bekliyor.

Çayın Rize için önemli olduğunu bilmeyen yoktur. Keza bunu bakanından, milletvekiline, müdüründen, sokaktaki insanına herkes dile getiriyor zaten. Bu ürünün eziyetli bir süreci olduğunuda herkes bilir. Gübresi, budaması, otunun temizliği, toplaması, taşıması, satması derken yılda, 3 kere hasat ediliyor oluşu ile “Acaba verilen fiyat bu meşakkatin ne kadar karşılığı?” sorusunu da getiriyor akla… Gübre fiyatlarındaki tutarsızlık, çay işçilerinin günlük yevmiyelerinin her yıl fazlaca artış göstermesi ve diğer masraflar eklendiğinde, birçok üretici kılı kılına yetinmiş oluyor aldığı parayla.

Şimdi ne kadar tepki gösterilirse gösterilsin elbette üretici verilen fiyata razı bir şekilde çayını toplayıp, satmaya ve ödenecek ücreti beklemeye devam edecek. Vatandaş fiyata razı oluyor mecburen de, bari sattığı çayın karşılığını en azından teri kurumadan alabilse… Aylarca çay parası beklemek yerine, çayı bittikten bir kaç hafta sonra parasını cebinde görebilse… Özel sektöre muhtaç olacaksa bile, özel sektöre verdiği çaydan ümidini kesmese… Üretici fiyatta memnun edilemiyorsa, en azından hasat süreci içinde ve sonrasında memnun edilebilsin.

Bu arada eğer seneye çaya % 15 artış verilirse, taban fiyat da 1 Lira seviyesini görmüş olacak. “8 yıl sonra destekleme primi ile anca 1 Lira oldu” dediğimiz çayın kilosu, Allah’ın izniyle 9. yılında gerçekten 1 Lira olacak…

Tüm üreticilerin 2010 yaş çay kampanyası hayırlı olsun… Bereketi kantara…

20 Mayıs 2010

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir