Biliyorsunuz özellikle geçtiğimiz yıldan bu yana hem Çaykur, hem de Rize Ticaret Borsası yaş çaydaki rekolte düşüklüğüne vurgu yaparak, çayımızın artık kaliteli bir şekilde tarladan toplanarak kaliteli üretime geçilmesi gerektiğini ifade ediyorlar.
Böylece kalitesi arttırılacak olan yaş çayımızı daha yüksek fiyatlara satabileceğiz ve özellikle dış pazarda daha iyi bir Pazar payına sahip olabileceğiz.
Bunun için bir dizi proje başlatıldı –ki bunların başında zaten organik çay üretimi geliyor. Hatta organik çay üretimini tüm bölgeye yayarak eski çay köklerinden de kurtulunmuş olacak. Tabii bu süreç ne kadar sürer bilinmez.
Rize Ticaret Borsası da geçtiğimiz yıl başlattığı Çay Tadımcısı Projesi ile özel sektör çay fabrikalarında üretilen çayları tadarak içilebilir olanlarına onay verecek bir ekip yetiştirdi. Hatta bu ekip, yani çay tadımcıları görevlerine de başladı.
Çayımızın kalitesine önem vermemiz ne güzel. Ama sadece üretimde mi kaliteyi tutturmalıyız? Öyle ya da böyle Çaykur da, özel sektör de iyi denilebilecek kuru çay üretiyor, peki evlerimiz dışında kaliteli çay içebiliyor muyuz? Ya da keyif alabileceğimiz derecede güzel bir çay…
Rizemiz’in çayı ile gurur duyuyoruz, tüm Türkiye çayın anavatanının Rize olduğunu biliyor. Bunun bilinciyle, bu bize özel nimetin tanıtımını yapmak sadece sektördeki firmaların görevi değil diye düşünüyorum.
İlimize her yıl binlerce yerli yabancı turist geliyor. İçlerinde çay seveni de var, sevmeyeni de… Çay severi soğutmamak, çay sevmeyene ise sevdirmek bizlerin elinde…
İlimizde yüzlerce çay ocağı, kafe, restoran ve yiyecek-içecek sektöründe hizmet eden firma var. Peki bu firmaların ne kadarı kaliteli ve lezzetli bir çay sunuyor müşterisine?
İlimize gelen turistlere, misafirlere çayı aşılamak, sevdirmek aslında sunduğumuz çay ikramlarından geçiyor.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’dayken Kadıköy rıhtımında bulunan Çaykur’a ait Çay Evi’nde birkaç saat oturayım dedim. Adeta memleket havasını hissettiğim mekanda bir çay, bir çay derken 8 bardak çay içtim. Bugüne kadar bu derece lezzetli ve keyifli bir çay içtiğimi hatırlamıyorum Rizeli olmama rağmen, hele de Rize’de…
Garsonun “Sanırım çayı çok sevdiniz” demesi üzerine “E Rizeliyiz çay içilmez mi?” cevabımı yanımdaki orta yaşlı bayan da duymuş olacak ki, bana “Organik çay olayını çok merak ediyorum. Gerçekten bu çay tamamen organik bir şekilde mi üretiliyor?” diye sorup, hemen hemen her gün çay içmek için oraya geldiğini ve çayın lezzetine hayran kaldığını söyledi.
Açıkçası çok gururlandım ve Çaykur’un organik Hemşin çayını tavsiye ettim. Orada satışı da gerçekleştiriliyormuş, bir tane garsondan sipariş edip o da ben de işimize baktık.
Çaykur , Çay Evi konsepti ile İstanbul’da çayımızın tanıtımını meğer gerçekten müşterisine kaliteli ve lezzetli çay sunarak yapıyormuş. Ben ise bunu Kasım ayında öğrenebildim.
Peki Rize’de böyle bir yer var mı?
Bana sorarsanız maalesef yok !
Aylardır, benim gibi bir çay sever olan gazetemiz köşe yazarlarından Sevgili Ramazan Bursa ile bir çok çay ocağında, kafede ve restoranda çay içiyoruz. Ama maalesef daha “İşte budur” diyebileceğimiz bir lezzete rastlamadık.
Genelde bayat, bulaşık suyuna benzeyen, içi yarı bele kadar çöp dolu, ya da çok acı çaylara denk geliyoruz. Hiç birinde bir standart, bir kalite, bir lezzet yakalamak mümkün değil.
Şimdi ilimize gelen turistlere de bu şekilde çaylar sunarak, çayımızın tanıtımını yapamayız. Hadi tarladan müstahsil kaliteli topladı, fabrika kaliteli üretti ama demleyen de iş yoksa ne anlamı var ki zorlamanın…
O yüzden ben gerek Çaykur’dan, gerek Rize Ticaret Borsası’ndan, Rize’de bulunan çay ocağı, kafe ve bilumum çay ile ilgili servis yapan mekanlara da bir standart getirilmesi için çalışma başlatmasını talep ediyorum.
Çayın son kullanıcısı onu içen olduğuna göre, oturduğu yerde lezzetli bir çay içen kişinin bir bardakla yetineceğini sanmıyorum.
O halde asıl çayımızın tanıtımını demleyenlerin yaptığını düşünerek en azından, “Çayın anavatanında” bu işe bir standart getirip önce bu tür mekanlara kaliteyi sokalım.
10 Ocak Salı (NABIZ Gazetesi 201. Sayı)