Nankör de Oldum, Zavallı Yaratık da

Kenan Bıyık’ın CHP’den Rize Milletvekilliği için aday adayı olmasıyla ilgili yazmış olduğum “Kenan Bıyık Şimdi de CHP’den Aday Oldu” haberimden dolayı, Kenan Bıyık’ın kardeşi Maksut Bıyık tarafından “kin kusmaya devam etmekle” itham edildim. Üstelik “nankör ve zavallı yaratık” hakaretlerine de maruz kaldım.

Sevgili Maksut Bıyık’ın bu şekilde bir yorum yazmasının nedeni ise İlkhaber gazetesi ile yaşadığım hakkımı alma çabamı taşımış olduğum dava sürecimdeki Kenan Bıyık’ın dahil olduğu bölümlerden dolayıdır.

Konuyu bilmeyenler için özetlemem gerekirse; 2008 Kasım ayı sonlarında, daha önce hiç karşılaşmadığım ve tanışmadığımız Kenan Bıyık’ın numaramı bir tv kameramanı abimden alarak beni arayıp Trabzon’daki İlkhaber gazetesinin Rize temsilciliği görevini bana teklif etmesi ile başlayan bir süreç…

Bu süreçle birlikte Kenan Bıyık’ın da bizzat şahit olduğu ve maaş+sigorta+prim gibi haklarla çalışacağım gazetenin Rize temsilciliği görevine başlamamla kendimi siyasetin de içinde buldum. Bu süreç aynı zamanda beni 2009’daki 29 Mart Yerel Seçimlerinde Anavatan Partisi’nden Rize Belediye Başkanlığına aday olan Kenan Bıyık’ın basın işlerini yürütmem noktasına da taşıdı. Gazetedeki çalıştığım süreçte verilen sözlerin tutulmaması nedeniyle gazetedeki işi bırakıp aradan geçen yaklaşık 6 aylık süre boyunca haklarımı da alamamadan dolayı Kenan Bıyık’tan da aldığım onay ile gazeteye dava açtım.

1,5 yıl süren davayı kaybettiğim gibi şahitim olarak yazdığım Kenan Bıyık’ın ise son duruşmada sarf ettiği, “Turgay’ı Çay Tv’de katıldığım bir programından dolayı tanıyorum. Benden iş istediği için gazete ile aracılık yaptım” türündeki yalan ifadeleri bende adeta şok etkisi yarattı. Konunun bu şekilde olmadığını ve Bıyık’ın verdiği ifadenin, bizzat numaramı aldığı kameraman abimin vermiş olduğu ifadeyle çeliştiğini ispatlayan belgelerle de haber yaptım.

Sevgili Maksut Bıyık ile bu haber sonrasında defalarca yazıştık. Maalesef kafasında yer eden “Kenan Bıyık’a kin beslediğim” düşünceleri son yaptığım haber ile de devam ediyor.

Ancak kimseye kin beslediğim yok. Kin besleyen biri olsaydım daha farklı yöntemler benimserdim mutlaka. Ama artık kimse benden Kenan Bıyık’ı sevmemi, onu desteklememi, onun gözümdeki değerini arttırmamı bekleyemez. Sözüne, kişiliğine, duruşuna güvendiğim, davasında gecemi gündüzüme katarak çalıştığım bir insanın “Hakkını kimseye yedirmeyeceğim” sözünü de vermesine rağmen, bırakın hakkımı savunmayı, şahidim konumundayken bile bunu beceremediğini gördükten sonra şimdi o kişinin milletvekili olarak beni mecliste temsil etmesini nasıl isteyebilirim?

Ancak kişisel konumu bir kenara bırakmış durumdayım. Artık mecliste beni temsil etmeye soyunmuş bir Kenan Bıyık hakkında yorum yapacağım. Evet bugün Kenan Bıyık Rize’nin ve Rizeli’nin vekilliğine yeniden soyunmuş bir insandır. Kamuoyunda en çok, bir partiden bir partiye geçmesiyle eleştirilen biridir. Benim de haberlerimde bu yöndeki eleştirilerimin olması çok normaldir. Kenan Bıyık’ın bu eleştirileri 2009 yılında da duyması ve şimdi de duyuyor olması, hemşerilerine kendini ifade edebileceği, onları ikna edebileceği, desteklerini almak yönündeki kampanyasını şekillendirmeye sevk etmelidir.

30 yaşında biri olarak Türkiye’deki 1989 sonrası siyasi süreci az çok biliyorum. Özellikle son 10 yıla daha da ilgiliyimdir. Bu süreçte bir çok insanın partiden partiye geçişine şahit olduk. Ancak o bir çok isim şu anda siyaset sahnesinde yer almıyor. Takım tutar gibi parti tutmanın anlamsız olduğuna inananlardanım. Ancak halk olarak önceliğimiz daima parti genel başkanları olmuştur. Ya da çok az bir oran da olsa sevdiğimiz adaylardan dolayı bir partiyi desteklemişizdir. Partisi kapatılan bir adayın parti değiştirmesini anlarım ancak mevcut partiler arasında sık geçiş yapanlara anlam veremiyorum.

Kenan Bıyık 1994 yılında ilk olarak Anavatan Partisi’nden Rize Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Mesut Yılmaz’ın en şaşalı olduğu dönemdeki bu seçimi, Mesut Yılmaz’ın rüzgarı ile kazanacağını sanarak yeterli seçim çalışmaları yapmayarak kaybetti. (Bu cümleyi o dönemki seçim çalışmalarını yürüttüğü arkadaşları söylüyor) Ardından Anavatan Partisi dururken Doğru Yol Partisi’nden Rize Milletvekilliğine aday oldu. Ve bu seçimde de kaybetti. 2005 yılında Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi dururken bu kez yine belediye başkanlığı için Ak Parti’den aday adayı oldu, ancak Halil Bakırcı aday gösterilince kendisine şans verilmedi. Son olarak 2009 yılında yine belediye başkanlığı için bu kez Anavatan Partisi’nden aday oldu. Yaklaşık 20 bin gibi bir oy olmak kolay değildi. Ve neredeyse kazanıyordu. Ancak tüm bu alınan oyları Bıyık’ın bireysel oyu olarak değerlendiremeyiz. Öncelikle bu oylardaki en büyük etken Mesut Yılmaz’dı. Ve tabii Halil Bakırcı karşıtlarının, hangi partiden olursa olsun en güçlü aday konumundaki Kenan Bıyık’a destek olmalarının etkisi vardı. Ve şu bir gerçek, Bıyık kendisine verilen oyların arkasında durmadı. Bu cümleyi sarf etmek için Kenan Bıyık’a karşı birşey beslemem gerekmiyor. Bu gerçeği herkes söylüyor. Elbette Rize memleketi ve sürekli gelip gitmiştir, yine kendisini her arayanın Trabzon’daki hastane problemlerinde yardımcı olmuştur. Ama 2 yıllık süreç içinde ne bir televizyon programına çıkmıştır, ne bir gazeteye zaman zaman değerlendirme yapmıştır. Rize’nin sorunlarında ve çözüm önerileri noktasında sesini çıkartmamıştır. Medyada kendini zaman zaman göstermiş olsaydı, ona oy veren vatandaşların gönlünü daha çok alabilirdi.

Ve şimdi yeniden milletvekili olabilmek için bu kez CHP’den aday adayı oldu. Gerçi bu kararı verene kadar duyduğum başka partilerle irtibatı da olmuş. Ki bunlar içinde Ak Parti dahi var. Yani 2 ay öncesine kadar Ak Parti’den aday olmak isteyip, bu kez tam karşısındaki partiden aday adayı olmak! Her partiyi anlarım ama açıkçası CHP’yi hiç anlayamadım. Bir kere bugüne kadar yer aldığın siyasi tarafın tam aksi bir taraf. Merkez sağdan, sol bir partiye geçmek… Milletine hizmet etme aşkı, parti ayrımcılığı yapmamak gibi düşünceler olabilir. Ama millet bu düşünceye ne kadar katılacak?

Kendimi bildim bileli evimde Anavatan Partisi söylemleri olmuştur. Turgut Özal ile başlayan ailemdeki Anavatan sempatisi Mesut Yılmaz ile had safhaya çıkmıştır. Hatta Mesut Yılmaz’ın parti genel başkanlığına getirildiğinde babamın yaşadığı sevinci bile unutamam. Mesut Yılmaz’ın Rize’deki ilk mitinginde Cumhuriyet Meydanı tıklım tıklım doluyken, bende insanların arasında neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordum. Alkışlar, tezahüratlar… tüylerim diken diken oluyordu. Demek Mesut Yılmaz sevgisi böyle birşeydi, demek Rizeli olmak böyle birşeydi… Ve tabii bu atmosfer siyasi konjöktörümü de belirlemiş oldu. Mesut Yılmaz ve Anavatan Partisi sevgisi ile büyüdüm. Ama hiç bir zaman CHP’yi sevemedim. Hala bu ülkede üniversitelere, mahkemelere, Cumhurbaşkanı resepsiyonlarına türbanlı bir bayanın girmesini sindiremeyen, Cumhurbaşkanının eşinin türbanlı oluşunu bile tartışma konusu yapan bir zihniyeti nasıl sevebilirim? O zihniyeti desteklemem demek, annemin başındaki türbana hakaret etmem demektir.

Hala geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu, bir milletvekili türbanlı olamaz ama meclis salonunda türbanını çıkartarak yer alabilir muhabbetlerini yapıyor. CHP, benim özgürlük anlayışıma çok ters, sadece benim değil, benim gibi düşünen milyonlarca insanın anlayışına da ters. Benim özgürlük anlayışımda herkes türbanlı türbansız, sakallı sakalsız, müslüman yada değil.. üniversitede de okuyabilir, resepsiyonlara da katılabilir, milletvekili de olabilir…

Şimdi Sevgili Kenan Bıyık, böyle bir zihniyetteki partiden milletvekili olmayı içine sindirebilecek midir acaba? Kendisine oy veren (ki bende dahilim buna, madem beni de temsil edecek ve ona oy verdim, bu soruların cevabını bende merak ediyorum) ancak asla CHP’ye oy vermeyecek hemşerilerini nasıl ikna edecek? CHP zihniyetine karşı olan hemşerilerini, o zihniyete oy vermeye nasıl davet edecek? Türban konusunu sürekli dillendiren bir partide kendi duruşu ne şekilde olacak?

Evet benim merak ettiklerim bunlar.. Kenan Bıyık’ın CHP tabanından oy alabileceğini elbette düşünüyorum. Ancak sırf yukarıda sıraladığım bazı nedenlerden dolayı oy alamayacağına da eminim.

Hani kin besliyormuşum, içim kin ve nefretle doluymuş, ve zavallı bir yaratıkmışım gibi kısımları bir tarafa bırakırsam yine, bu konunun kapanmasını ümit ederek bazı cümleler paylaşmak istiyorum.

Kenan Bıyık yeniden, topluma kendini mal etmiş bir aday adayıdır. Eleştirenler de olacaktır, destekleyeni de olacaktır, desteklemeyeni de olacaktır. Hem kişisel olarak, hem de haber sitem olarak hiç bir adayı desteklemeyeceğimin kararını zaten aylar öncesinden vermiştim. Aday adaylarının, sadece aday olduklarını bildiren haberleri dışında seçim kampanyalarını yürütecekleri kendilerini tanıtır haberlere de yer vermiyorum. Sadece bunun bedelini ödeyen adayların reklamları ve kampanya haberleri yer alacaktır sitemde. Bu şartlar Kenan Bıyık için de gerçerlidir, ancak kendisinin eleştirildiği her habere de yer vereceğimi belirtiyorum burada açıkça. Varın kin ve nefret deyin, varın çekememezlik deyin. Ancak ben olsam muhalliflik derdim. Artık Bıyık, benim siyasi düşüncelerime muhalif bir taraftadır. Ve kendisine muhalif olmamda da bir sakınca yoktur diye düşünüyorum.

Seçilmeleri sürecinde tüm aday adaylarına başarılar dilerim.

27 Mart 2011

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir