Siyaset, halkı kandırma sanatı mıdır?

Siyasetçilerin en aktif oldukları dönemler seçim dönemleridir. Bu dönemde seçilebilmek için birbirinden çeşitli vaatler ve sözlerle halkın karşısına çıkarlar. Ve her şey sandıktan çıkacak sonuca bağlıdır. Eğer seçilirse, söylediği vaatleri, verdiği sözleri tutanını da görürüz, unutanını da… Seçilmezse zaten ne sözü aklındadır, ne de vaadi… Bir sonraki seçimde daha farklı şeyler duyabiliriz aynı kişilerden…

Son zamanlarda Rize’de muhalefetin gündemini, Ak Parti’nin Rize’deki 2002 seçim beyannamesi oluşturuyor. 2002’den bu yana yazanlar içinde gerçekleşenleri de varken, henüz gerçekleştirilmeyenler de mevcut ve haliyle muhalefet soruyor; “9 yılda yapamadıklarınızı, bundan sonra ne zaman yapacaksınız?” diye… Örneğin Çaykur’a ait tüm paketleme fabrikaları bölgeye toplanmadı. Ya da müstahsile dönüm başına uygulanan kota kaldırılmadı. Başbakan Erdoğan, 2002 seçimleri öncesinde “Allah’ın verdiği nimete kota olur mu?” diye sormuştu ancak maalesef o kota hala var. Geçen yıl 340 kilo olan dönüm başı kota 350 kiloya çıkartıldı. Ama tabii ikinci ve üçüncü sürgünlerde kota muhtemelen düşürülecektir. Malum her yıl yapılan uygulama bu şekilde. Vatandaş kökten budamadan dolayı en az çayı birinci sürgünde toplarken yüksek kotadan defterini dolduruyor. Kökten budamaları topladığı ikinci ve üçüncü sürgünde ürünü artış gösterirken, bu kez de düşük kotadan çayını satmaya çalışıyor, haliyle kotası yetmeyince özel sektöre yöneliyor.

2002 seçimleri öncesinde; “Benim vatandaşıma bir bardak çayla bir simidi çok görüyor bu hükümet” şeklinde konuşarak çay ve simit hesabına vurduğu yaş çay bedeli de, Başbakan Erdoğan’ın Ak Parti hükümeti sürecinde, kendi yaptığı hesaba denk düşürülemedi. Üstelik bu yıl çay kampanyası başlamasına rağmen, üretici henüz çayına kilo başına ne kadar ücret alacağını da bilmiyor. Mayıs ayında verdiği çayının karşılığını seçimden hemen önce alacağını öğrenen üretici, ürününün bedelini kaç liradan alacağını ise ancak haziran ayı içinde öğrenebilecek.

İşte bu ve buna benzer konularda muhalefetin eline çok güzel fırsatlar geçti iktidarı eleştirebilmek adına. Zaten yıllardır çay ve Çaykur konusu üzerinden yüklenilen iktidar, bu seçim döneminde de aynı başlıklar etrafında eleştirilmeye devam ediyor. Meclisin tersine, bana göre Ak Parti’nin Rize’deki ana muhalefeti MHP… Çünkü eski il başkanı ve şimdinin Milletvekili Adayı Zeki Mayi, yıllardır çay ve Çaykur konusunda iktidarı en çok eleştiren, bir çok uygulamadan dolayı sesini yükselterek, iktidarın geri adım atmasını sağlayan bir isim. Bu anlamda, Rize’deki CHP ve diğer partilerin sesini yükselttiğini görmedik. Tabii Tuncer Ergüven’in hakkını da yiyemem. DYP ve DP il başkanı olduğu dönemde bu konulara en çok değinen ikinci il başkanıydı.

9 YIL NİREEEE, 2 YIL NİREEE !

Bu seçim döneminde CHP de çay ve Çaykur üzerinden siyasetini geliştirdi. Ancak bu siyaseti 1. Sıra Milletvekili Adayı Kenan Bıyık’ın yapması ve bu kez halkın karşısına, “Çayın ve Çaykur’un savunucusu” olarak çıkması beni şaşırttı.

Siyasetin içine düştüğüm 2009 seçimlerinde en fazla takip ettiğim aday olan Bıyık’ın o günden bugüne söylemlerini karşılaştırdığımda ortaya çıkan tezatlıklar, bana göre samimiyetsiz bir hava yaratıyor.

2009 yılında Anavatan Partisi’nden Rize Belediye Başkanlığı’na aday olan Kenan Bıyık’ın seçim sürecinde basın işlerini yürüttüğüm için, katıldığı tüm televizyon programlarını ve seçim gezilerini takip ederek haber metnine döktüğümden, geçtiğimiz akşamlarda Kaçkar Tv’de katıldığı programda sarf ettiği cümlelerin ardından arşivleri karıştırma gereği duydum.

Daha 2 yıl önce, “Bu şehrin başbakanla, bakanlarla, ya da bürokratlarla sorunu yok. Tek sorun Halil Bakırcı’dır” diyen Bıyık, bugün ise Rize’de Başbakan ve iktidarın 9 yıl boyunca yaşattığı sorunlardan bahsediyor. 9 yıldır bir sorun varsa bunu 2 yıl önce de dillendirmesi gerektiğini düşündüğüm Kenan Bıyık, haliyle aynı koltuk için rekabet ettiği Halil Bakırcı’yı hedef almıştı. Böylece Başbakan’a ve diğer Ak Partililer’e şirin görünmesi, seçildikten sonra yürüteceği siyaset için işini kolaylaştıracaktı diye düşünüyorum.

Bugün Başbakan’ı hedef tahtası haline getirerek iktidarı ağır bir şekilde eleştirdiğine şahit olduğumuz Kenan Bıyık’ın, 2 yıl önceki konuşmalarında Başbakan Erdoğan’ı yere göğe sığdıramaması arasındaki tezatlık kafaları karıştırmaya yetiyor. Ve de “Samimiyet bunun neresinde?” sorusunu sorduruyor.

Belediye başkanlığını kazandığında, bu başkanlığı Recep Tayyip Erdoğan’a hediye edeceğini, O’na projeler sundukça kendisini bağrına basacağını dile getiren Bıyık, “Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili bize hiçbir yanlış iş yaptıramazlar. Ben en iyi başbakanım Recep Tayyip Erdoğan ile çalışacağım. Ona projeler getireceğim. En büyük desteği ondan alacağım. Başbakan buraya geldiğinde en iyi şekilde onu biz karşılayacağız.” diyordu.

En çok kafamı karıştıran nokta ise; “Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan bu şehrin büyümesini istiyor. Bu şehrin gelişmesini istiyor. Bu şehrin daha kaliteli bir şehir olmasını istiyor. Ve ben bu sözü ona veriyorum.” cümleleri oldu. 2 yıl önce Başbakan’ın Rize ile ilgili bunları istediğini dile getiren bir adayın, tutup da 2 yıl sonra Başbakan’ı Rizeliler’i kandırmakla eleştirmesi çok garip değil mi?

Şimdi sormak gerekiyor, 9 yıl boyunca Başbakan Rizeliler’i kandırmış oluyor da, 2 yılda Kenan Bıyık ne yapmış oluyor?

20 Mart 2009 tarihinde katıldığı televizyon programında, “Başbakanımız bizim başbakanımızdır. Bu zamana kadar onunla ilgili en ufak bir söylemde bulunmadık. Bundan sonra da bulunmayacağız” şeklinde konuşan Bıyık, şimdi bu sözünü neden tutmuyor? 2  yıl önce, “Başbakanım” dediği kişi, bugün yine Başbakan, yine Rizeli, yine Rize’nin evladı. Ancak o gün Başbakan’ı sahipleneceğini söyleyen Bıyık, bugün ise O’na eleştiri oklarını fırlatmaktan geri durmuyor.

“Şimdi samimiyet bunun neresinde?” diye sormak istiyorum sizlere… Siyaset, böyle mi olmayı gerektiriyor? Her insanın bir duruşu ve görüşü olması gerekmez mi? Seçimden seçime, içinde bulunulan ortama göre değişmeli mi yoksa?

2009 yerel seçimlerinde 20 bine yakın bir oy alan Kenan Bıyık, seçimlerden 2 gün sonra Çay Tv’de katıldığı “Çay’da Sabah” programında, aldığı 20 bin oyun savunucusu olacağının, Rize Belediyesi’nin her adımını dikkatle takip edeceklerinin, en yanlış bir adımda tepelerine bineceklerinin ve her şeyin hesabını soracaklarının sözünü vermişti.

Aradan 2 yıl geçti, bu seçim dönemi yaklaşmadan önce, bu zamana kadar sevgili Kenan Bıyık’ı aldığı 20 bin oy ile vatandaşın hakkını savunurken görmedim. Rize Belediyesi ile ilgili tek bir kelam ettiğini işitmedim, basından ya da medyadan da okumadım. Belediye işçisinin de savunucusu olacağının sözünü veren Bıyık’ı, Rize Belediyesi Temizlik İşleri’nden atılan yüzlerce işçinin hakkını savunurken, ya da onlar adına belediyeden hesap sorarken de görmedim. Atatürk Caddesi Belediye Parkı kenarındaki yüzlerce yıllık ağaçlar kesilirken de Bıyık’ı görmedik. Daha örnekler çoğaltılabilir. 2 yıldır ne iktidarla ilgili, ne de belediye ile ilgili hiçbir söylemi yokken, bugün yine aynı insanlardan haklarının savunucusu olarak ona oy vermelerini istiyor.

İşin en garip tarafı ise, Bıyık’ın CHP’den aday olmadan yaklaşık 2 ay önce Ak Parti’ye başvurarak milletvekili adayı olmak istemesi…

Peki bugün Ak Parti Milletvekili adayı olsaydı Sayın Bıyık, yine aynı eleştirileri yapabilecek miydi? Yine ekranlara çıkıp Başbakan için, “Öyle one minute demekle olmuyor bu işler” diyebilecek miydi? “Ak Parti iktidarı ve Başbakan 9 yıldır Rizeli’yi kandırıyor” diyebilecek miydi?

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Şimdi bu vatandaş kime, nasıl inanacak? Siyaset adeta halkı kandırma sanatı haline dönüşmüşken, siyasetçi geçmişte söylediği sözlerini unutup, 1-2 yılda çark eder hale gelmişken vatandaş kime oyunu verecek?

Ben oyumu kimlere vermeyeceğimi biliyorum; Tutarsız insanlara, sözünü unutup tutmayan insanlara, “Bir seçileyim de ne olursa olsun” mantığında hareket eden insanlara, duruşu ve görüşü bir olmayan insanlara ve istikrarsızlara oy yok…

Geriye de bir şey kaldıysa, onu da oy pusulasında görürsem mührü basarım.

1 Haziran 2011 (Nabız Gazetesi 21. sayı)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir