Taraftar Olmak mı, İnsan Olmak mı?

Pek futboldan anlamam ve bunu sürekli dile de getirmişimdir. Galatasaraylı oluşum dışında, Rize milleyetçiliğimden dolayı elbette Rizespor’un yeri de ayrı benim için. Ama hiçbir zaman futbol ilgimi insanlıktan çıkacak seviyeye taşıyamam. Ne olursa olsun…

3. kez bir Rizespor maçı izledim stadyumda. 8 hafta boyunca galibiyet yüzü görmeyen takımımızın bu kötü gidişatı elbette tüm Rizesporlu taraftarları olduğu gibi beni de çok üzüyordu. Bu yıl Süper Lig’e çıkacağı ümidini sezon başı taşıyorken, şu sıralar bunun zor olduğunu düşünüyorum. Yönetim tarafından yapılan teknik ekip değişikliklerinin de takıma pek bir katkısı olduğunu göremedik. Sorunun biraz da futbolcularda olduğunu düşünüyorum. Futbolcular Süper Lig’e çıkma arzusunu taşımıyor gibi geliyor bana, yada bu arzu, azim ve istek taşıtılmıyor onlara.

İlk yarı erken gelen golün ardından maç boyunca her ne kadar bastıran taraf Rizespor olduysa da, futbolcuların dağınık ve birbirinden kopuk olduğunu hissettim. Yapılan atakları çok erken soğutan, gol için bastıran ama sahada iyi koordine olamayan bir takım vardı bana göre. Özellikle futbolcuların ikinci yarıdaki azmine hayran kaldığım da bir gerçek ve keşke her maç bu şekilde olsa. Ancak bu azmi, iyi bir takım düzeni ve uyum tamamlarsa üst üste galibiyetler gelir diye düşünüyorum.

Neyse maç kritiği yapmak değildi aslında amacım. Beni daha çok maç içinde ve sonrasında yaşanan olaylar ilgilendiriyor. Yukarıda “Futbol ilgimi insanlıktan çıkacak seviyeye taşımam” derken, işte maç sırasında ve sonrasında yaşanan olayları kastediyorum.

Giresun basınında ve internet sitelerinde, tamemen suçlu Rizespor taraftarı ve basın gösteriliyor maşallah. Kendileri sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi… Benim gözlemlerim ise şöyle;

Daha maç başlamadan, Giresunsporlu taraftarlar ile Rizesporlu taraftarlar arasında tribünden tribüne bir hareketlenme oldu sebebini anlamadığım. Sonra maç başladı ve daha 3. dakikada gelen Giresunspor golünün ardından, Giresunsporlu taraftarların ilginç tezahüratları duyulmaya başladı ve yine iki takım taraftarları arasında kısa süreli bir hareketlenme… Maçın 30. dakikalarında ise asıl olay patlak verdi ve durduk yere o koltuklar neden Giresunsporlu taraftarlar tarafından sökülüp sahaya ve Rizesporlu taraftarların olduğu tribünlere atıldı bilemiyorum. İşin garip tarafı ise, Giresunspor Teknik Direktörü Levent Eriş’in, maçın yaklaşık 6-7 dakika durmasına sebep olan bu olayları görmeyişi… Ve Rizespor taraftarını suçlaması… Rizesporlu taraftar çileden çıktı evet, bizzat saha içinde olduğumdan dolayı, tribünlerde olan binlerce Rizesporlu taraftarın çileden çıkma anı, Giresunsporlu taraftarların koltukları sökmeye başlayıp etrafa fırlattığı anlardı.

Hal böyle olunca, maç sonrasında yaşanan gerginlikleri tahmin etmemek imkansızdı. Burda Rize Emniyeti daha mantıklı bir adım atabilirdi o olaylar yaşanmaması için. Rizespor taraftarı yerine stadyumdan önce Giresunsporlular çıkartılıp şehirden çıkışları beklenebilirdi. Oysaki tam tersi yapıldı. Ve açıkça yaşanan olaylara davetiye çıkartıldı.

Basın açıklaması esnasında yaşananlar ise tam bir facia… Konuk ekibin teknik direktörü, taraftarları sütten çıkmış ak kaşıkmışçasına tüm suçu Rizesporlu taraftarlara ve sahadaki futbolculara yükledi. Basın mensuplarının bazı hatırlatmalarına ise sinirlenip, bağırarak ve salonu terk ederek cevap vermiş oldu. İşte bu esnada çıkan arbede taraftarları bir yana koyalım, spor camiası içinde olan insanlara yakışmayacak cinstendi.

Neden maçlar düzgün bir şekilde, kavgasız gürültüsüz izlenemiyor diye çok merak ediyorum. Taraftar olmak, takımına yenildiğinde de, yendiğinde de destek olmaktır. Taraftar olmak, takımı yenildiğinde yada yendiğinde, ne kendi sahasına, ne de ev sahibi takımın sahasına zarar vermek değildir. Bu tür hareketleri, bir taraftar olmakla, hatta insan olmakla bağdaştıramıyorum. Taraftarların yaptığı davranışlar o takıma ceza ve maddi hasarlar olarak geri dönüyor. Bu şekilde mi takımımızı destekliyoruz Allah aşkına? Taraftardan önce insan olmaya çalışsak daha iyi değil mi? Yenilgiyi hazmedebilmeyi öğrensek, kızdığımızda karşı takımın taraftarına, yöneticisine, futbolcusuna, stadına, koltuğuna değilde, kendi takımımızın yöneticisine, futbolcusuna kızsak.. Eleştirsek onları… Ama bir sonraki maçında da yine onların yanında olup destek vermeye devam etsek… Yenildiğimizde karşı takımı alkışlamayı becerebilsek… Çok mu zor bunlar? Tuttuğumuz takıma zarar vererek mi, taraftar olabiliyoruz ancak?

Maç sonrası her iki taraf açısından yaşanan olayları tasvip etmem asla mümkün değil. Bir taraf tahrik ediyorsa, diğer taraf tahriklere de kapılmayarak sağduyulu davranmaya devam etmeli bence. İki tarafta da sağduyu olmayınca, ortaya bu tarz görüntüler çıkıyor işte. Bu olaydan zarar görenler, oturup bir muhakeme yapsınlar. Suçu tek tarafa yüklemek yerine, neden bunlar yaşandı diye iyi düşünsünler. Ve kin besleyerek değil de, daima barışçıl duygularla yaklaşabilmeyi kendilerine benimsesinler. Dilerim bu tür olaylar hiçbir takım ve taraftar arasında bir daha yaşanmaz. Ve dilerim taraftar olmaktan önce, insan olabiliriz…

17 Şubat 2010

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir