2012’de de bereketi kantara…

Yine bir yaş çay sezonu kampanyasının başlamasına yaklaştığımız şu günlerde elbette üreticinin en çok merak ettiği konu yine çaya verilecek taban fiyatın ne olacağı konusu…

Özellikle son 3-4 sezondur sivil toplum kuruluşlarının ve tabii ki üreticinin fiyat beklentisi her zaman 1 liranın üstünde olmuştur ancak maalesef geldiğimiz bugünkü sürece kadar henüz çayın taban fiyatı 1 liraya ulaşmadı. 2011 yaş çay kampanyasında çaya verilen fiyat 98 kuruş olurken, 12 kuruşluk destekleme fiyatı ile birlikte anca 1 lirayı geçmişti.

Bu yıl destekleme fiyatı erkenden açıklandı ancak bölgemizde NABIZ Gazetesinin gündeme getirmesiyle ses buldu. Geçtiğimiz günlerde de Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, yaptığı açıklama ile destekleme fiyatının 12 kuruş olduğunu (geçen yıl ile aynı) düzenlediği basın açıklamasında dile getirdi.

Geçen yıl destekleme fiyatı beklentisini “15-25 kuruş arasında olmalı” şeklinde dile getiren Sivil Toplum Kuruluşları da artış almayan ve bu yıl da sabit kalan fiyat konusunda ciddi bir açıklama yapma gereği duymadılar.

Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker, “Enflasyonun yüzde 8,5, maliyetin yüzde 5 arttığı bir dönemde imkanlar ölçüsünde en iyi fiyatı vermeye çalıştık” şeklinde açıklarken yüzde 10 artışlı 98 kuruşluk taban fiyatı, üretici en azından destekleme fiyatı ile “ liradan fazla bir ücret alacakları için çok fazla sesini çıkartmadı.

Tabii Bağkurlu ve Bağkursuz olanlar için yapılan kesintilerle üreticinin cebine tam olarak 1 lira girmiyor.

Çay üreticisi iyi bilir, 2002 seçimleri öncesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Rize mitinginde, çayın o günkü hak ettiği değerde olmadığını ve çay fiyatının en az 75 kuruş ila 1 Lira arasında olması gerektiğini vurgulamıştı. Ve üreticiler, destekledikleri hemşerilerinin, ilk seçimler sonrasında açıklanacak çay taban fiyatıyla yüzlerinin güldürüleceğini düşünmüşlerdi. Ancak 2003 yılına kadar çaya verilen artışlar hep üst seviyelerdeyken, 2003 yılından sonra düşüş göstermeye başladı. 1996-1997 yıllarında % 100 gibi bir artış alan çay fiyatı, 1998′de % 64, 2001 yılında ise % 53 gibi artış oranlarını gördü. Ak Parti hükümetinin çaya verdiği en yüksek artış 2003 yılında % 25 şeklinde gerçekleşirken, sonraki yıllarda % 15 üstüne çıkamadı. 2010 yılında verilen artış  % 7,19 oranıyla, verilen en düşük artış olurken, geçen yıl ise % 10 artışı görüldü.

Artık ekonomik veriler ışığında bahaneler uydurularak açıklanan taban fiyat konusunda üretici sesini çıkartmaz olurken, bazı sivil toplum kuruluşları da her yıl olduğu gibi talep ettikleri ücreti önceden açıklıyorlar. Bu anlamda son olarak ÇAY-SEN düzenlediği basın açıklaması ile taban fiyatın 1,75 kuruş olması gerektiğini dile getirdi. Rize Ziraat Odası ise bir fiyat beklentisi çalışması yapmaya kalksa da yeterli desteği göremedi ve henüz öngörüsünü dile getirmedi.

Hükümetin fiyat belirleme politikası elbette her yıl olduğu gibi bu yıl da ekonomik dengeler, özel sektör dengesi üzerine kurulacak ve sanırım yine en fazla yüzde 10 şeklinde olacaktır. Bu da hemen hemen bu yılki yaş çay taban fiyatının 1,10 kuruş seviyesinde olma ihtimalini ve 12 kuruşluk destekleme ile birlikte üreticinin cebine 1,22 kuruşluk bir meblağın gireceğini gösterir.

Çayın Rize için önemli olduğunu bilmeyen yoktur. Keza bunu bakanından, milletvekiline, müdüründen, sokaktaki insanına herkes dile getiriyor zaten. Bu ürünün eziyetli bir süreci olduğunu da herkes bilir. Gübresi, budaması, otunun temizliği, toplaması, taşıması, satması derken yılda, 3 kere hasat ediliyor oluşu ile “Acaba verilen fiyat bu meşakkatin ne kadar karşılığı?” sorusunu da getiriyor akla… Gübre fiyatlarındaki tutarsızlık, çay işçilerinin günlük yevmiyelerinin her yıl fazlaca artış göstermesi ve diğer masraflar eklendiğinde, birçok üretici kılı kılına yetinmiş oluyor aldığı parayla.

Şimdi ne kadar tepki gösterilirse gösterilsin elbette üretici verilen fiyata razı bir şekilde çayını toplayıp, satmaya ve ödenecek ücreti beklemeye devam edecek. Vatandaş fiyata razı oluyor mecburen de, bari sattığı çayın karşılığını en azından teri kurumadan alabilse… Aylarca çay parası beklemek yerine, çayı bittikten bir kaç hafta sonra parasını cebinde görebilse… Özel sektöre muhtaç olacaksa bile, özel sektöre verdiği çaydan ümidini kesmese… Üretici fiyatta memnun edilemiyorsa, en azından hasat süreci içinde ve sonrasında memnun edilebilsin.

Geçen yaş çay sezonunda özellikle Mayıs ayında hasadın gecikmesi ile yaşanan sıkıntıları hepimiz biliyoruz. Son güne kadar kontenjanın kalkmaması üreticiyi günlerce çay bahçelerinde tutarken, çayın da kartlaşmasına ve verimin düşmesine sebep olmuştu. Bu yıl ise Çaykur’un kapasite artımına gitme yönünde çalışmalar yaptığını öğrendik. Bakalım gerçekten kapasite artımı gerçekleştirilecek mi? Geçen yıl da böyle söyleniyordu ama üretici 3 çay hasadı dönemi boyunca bunun yansımalarını görmedi.

2002’den 9 yıl sonra destekleme primi ile yaş çay kampanyasında 1 lirayı göre üretici, 10’uncu yılda ise 1 liranın üstüne çıkmış olacak.

Şimdiden tüm üreticilerimizin 2012 yaş çay kampanyası hayırlı olsun… Bereketi kantara…

20 Nisan Cuma (NABIZ Gazetesi 286. Sayı)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir